İnsan Kendini Bir Marka Olarak Yönetebilir Mi?

Pazarlama ve Marka Yönetim Danışmanı Didem Moralıoğlu, perakende sektöründe marka olabilmek için fikirler üretiyor, marka algısını yeniden yaratıyor. Moralıoğlu, bu hafta insanın kendisini marka olarak yönetip yönetemeyeceğini yorumladı.

Markaların gün geçtikçe artmasıyla beraber, marka olma kavramı da son on yılda hayatımıza iyice yerleşmeye başladı. Marka olmak, tüketicinin zihninde güven ve duygusal bağlılık yaratarak onların algılarını güçlendirmektir.

Aslında marka olma kavramı iş hayatımızın da bir gerçeği değil mi? Çalıştığımız şirkette şirketin güvenini kazanmak, doğru işler yapmak ve şirketin gelişimi için bilfiil çalışıyor olmak da aslında kendimizi marka gibi görebilme becerimizle alakalı. Çalıştığımız işte başarılı olmamız markayla 360 derece empati yapma yeteneğimizle oldukça alakalı. Eğer siz kendinizi o markanın yerine koysanız ne yapardınız konusuyla beraber, siz o markanın müşterisi olsanız markadan beklentileriniz ne olurdu konusu sanıyorum ki marka olma ve insanların işlerini marka gibi görebilme becerilerinde saklı.
İster kişisel bir marka olun, ister bir markada çalışan olun, her iki marka anlayışında da başlangıç noktası aynıdır: marka alfabesini doğru okumak. Çalıştığınız veya çalışacağınız şirkette fikirlerinizi, projelerinizi yani sizi kabul etmeleri için, birey olarak marka olmanız, kendinizi bir marka olarak hissetmeniz ve bunu da karşı tarafa hissettirmeniz gerekir.

Yazar Ann Handley, “Marka yönetiminde başarı, gerçek hikâyelerin iyi anlatılmasına bağlıdır.” diyor. Bir markayı iyi yönetebilmek için, gerçek hikâyesini iyi anlatmanız gerekir. Kendinizi bir markaya dönüştürmek istediğinizdeyse kendi hikâyenizi yaratabilir ya da var olan hikâyenizi güçlendirebilirsiniz. Şu an, iş hayatına aktif katılanların yanı sıra, bir süreliğine de olsa işsiz bir şekilde evde oturan, internet üzerinden yaptığı iş başvurusunun ardından pijamalarıyla, şirketten telefon bekleyen kişiler olabilirsiniz. Zaman geçiyor, hem de hızla. Onu kontrol altına almak için okuyabilir, izleyebilir, öğrenebilir, yani kendinizi donanımlı hale getirebilirsiniz. Her ne işle meşgul olursanız olun, öncelikle kendinize yatırım yapmalı ve kendimizi toplum içinde birey olarak bilgi ile donatmamız gerekir.

Tüm bunlardan çıkan sonuç, hayatta insanların da kendilerini bir marka gibi görüp yönetmesi gerektiğidir. Çünkü kişiler de birer marka olabilir. Aslında özellikle sosyal medyanın etkisiyle, gerçekten de herkesin bir marka olduğunun örneklerini günümüzde görebiliyoruz. Kimi itibarlı ve güvenilir, kimi silik ve sıradan… Önemli olan insanın, kendini bir marka olarak nasıl konumlandırdığı ve bunu nasıl yönettiğidir.

Sosyal Medya'da Paylaş:
Facebook
Twitter
WhatsApp
Telegram